Sık Sorulan Sorular
Takıntı Rahatsızlığından Nasıl Kurtulurum?
Obsesif düşünceler genel tanımıyla kişinin zihnine istemsiz bir şekilde gelen ve tekrarlayan, kişinin zihninden uzaklaştıramadığı düşüncelerdir. Kişi bu düşünceleri zihninden atmaya çalışır hatta belki bu düşüncelerle baş etmek için bazı davranışlar geliştirir (ki biz buna kompülsiyon diyoruz.) Ancak bu sefer bu düşünceyle baş etmek için sürekli olarak kendini bu davranışları tekrar etmek zorunda hisseder ve bu durum kişi için oldukça zorlayıcı olabilir.
Peki OKB ile baş etmek için neler yapılabilir?
İşte öneriler;
Terapi ve ilaç desteği: Eğer düşüncelerinizi durdurmakta çok fazla zorluk çekiyorsanız bu noktada ilk olarak bir psikiyatriste gitmeniz ve gerekirse bir süre ilaç kullanmanız ruh sağlığınız için önemlidir. Ayrıca bir terapist (Bilişsel davranışçı terapistler size bu konuda yardımcı olacaktır.) ile görüşmeniz de yine bu düşüncelerle baş etmede size büyük bir fayda sağlayacaktır.
Normalleştirin: Kendinize bu düşüncelerin zaman zaman herkesin zihnine geldiğini ve bunda bir sorun olmadığını hatırlatın. Düşündüğümüz hiçbir şey eyleme dökmediğimiz sürece bir sorun teşkil etmez. ‘’SEN, DÜŞÜNCELERİN DEĞİLSİN.‘’
Savaşmaktan vazgeçin: Bir şeyi düşünmek istemedikçe o şey zihninizi daha çok meşgul eder. Bu sebeple bu düşüncelerle savaşmak yerine onu serbest bırakın ve gelmesini engellemeyin. Bir süre sonra bu düşüncelerin sizi rahatsız etmediğini fark edeceksiniz.
Size iyi gelen işlerle uğraşmak: Özellikle zihninizi rahatlatacak hobiler edinmek bu tarz işlerle uğraşmak size iyi gelecektir.
Pozitif insanlarla zaman geçirmek: Çevremizdeki insanlar çoğunlukla bizi etkiler. Bu sebeple pozitif, biraz daha rahat, hoşgörülü insanlarla vakit geçirmek takıntılarınızla baş etmede size yardımcı olacaktır.
Kontrol etmeyi bırakın: Adım adım da olsa bir şeyler kontrol etmeyi bırakın çünkü obsesyonun en büyük sebeplerinden biri kontrol etme ihtiyacıdır.
Öz şefkat ve hayatı zindan eden suçluluk duygusu: Sürekli bir şeylerden suçlu hissetmek ve kendini kabul edememek okbye zemin hazırlar. İnsan kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul ettiğinde, her şeyden önce yaşamı olduğu gibi kabul ettiğinde ve onla savaşmadığında daha huzurlu olur.
Korku ve Kaygılardan Nasıl Kurtulabilirim?
Anksiyete nedir?
Kaygı, insan kendini tehdit altında hissettiğinde ortaya çıkan bir durumdur ve bir nevi uyarıcı görevi görür. Ancak bu sürekli tekrarladığında ve tehlike olmadığında dahi kaygı hissettiğinizde ve bu sizin hayatınızı etkileyecek düzeye geldiğinde bu anksiyete bozukluğu olur.
Anksiyete bozukluğu bazen panik ataklara da sebep olabilir.
Belirtileri;
Sürekli endişeli hissetmek
Sakin ve dingin kalamamak
Uykusuzluk
Nefes alış verişinin hızlanması
Uyumada yaşanan güçlük
Konsantre olamamak
Kalp ritminde bozukluk
Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi hissetmek
El titremesi
Tedavi
Anksiyete tedavisinde psikoterapi ve ilaç olmak üzere 2 yol vardır. Eğer sürekli tekrarlayan uzun süreli ve şiddetli anksiyete ataklarınız varsa ilaç kullanmanız kısa sürede faydalı olacaktır ancak psikoterapi ile desteklenmez ise sorun tamamen ortadan kalkmayacaktır. Bu sebeple anksiyete tedavisinde psikoterapinin çok önemli bir rolü vardır. Genellikle bilişsel davranışçı terapi yöntemi kullanılır bu sebeple bilişsel davranışçı bir terapist ile çalışmak bu anlamda sizin için daha faydalı olabilir. Ayrıca EMDR da yine faydalı bir yöntem olacaktır. Siz neler yapabilirsiniz?
Nefes egzersizleri, meditasyon ve mindfulness etkinlikleri faydalı olacaktır.
Odak değiştirme: Kaygılandığınızı hissettiğinizde dikkatinizi başka bir yöne vermeye çalışarak o anki yoğun kaygıyı azaltmanız mümkün olabilir. Örneğin etrafınızdaki bir nesneyi seçerek ona odaklanabilirsiniz.
Kas gevşetme egzersizleri
Kas gerdirme ve gevşetme egzersizleri de yine kaygıyı azaltmakta faydalı olacaktır. Spor yapmak ve temiz hava almak.
Sevdiğiniz, size iyi gelen bir insan ile iletişim kurmak: Kaygılandığınız bir anda size iyi gelen insanlarla konuşmak da yine kaygıyı azaltmak için iyi bir yoldur. Zihninizi ana odaklamak
Kaygı ya geçmiş ya da gelecek ile ilgilidir. Ancak şu anda bir sorun yoktur. Zihninizi ”şu an” kısmına getirirseniz kaygılarınız da azalacaktır.
Kendinize sormanız gereken sorular
Bu düşünceler bana yardım ediyor mu?
Şu an bunu düşünmek bana gerçekten yardımcı oluyor mu ve şu an bunun için yapabileceğim herhangi bir şey var mı?
5 yıl sonra bu benim hayatımda ne kadar önemli olacak?
Bu düşüncemi kanıtlayan neler var?
Şu an bu düşüncelerimi (olumsuz düşüncelerinizi) kanıtlayan bir şeyler var mı?
Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal fobi aslında bir kaygı bozukluğudur. Kısaca özetlersek; kişinin kurduğu ilişkilerde başkaları tarafından yargılanmaktan korkması, gözlenmekten yoğun bir utanç duyması durumudur.
Genetik faktörler de etkili olmakla birlikte özellikle aşırı korumacı, eleştirel, mükemmelliyetçi ve kontrolcü ailelerden gelen bir insanda bu durumun görülme ihtimali de yüksektir. Anlattığınız belirtiler ise sosyal kaygı bozukluğunun birçok belirtisini karşılıyor.
Sosyal fobi nasıl yenilir?
Birkaç yöntemi aşağıda sizinle paylaşacağım, umarım sizin için faydalı olur.
Terapi desteği almak: Bu konuda uzman bir terapist ile birlikte yüz yüze veya online olarak çalışmak size çok yardımcı olacaktır.
Aşırı düşünmemeli ve negatif düşünceleri uzaklaştırmalı: Sosyal fobisi olan kişiler her şeyi ayrıntılı düşünme eğilimindedir. Bunu yaptığınızı fark ettiğiniz an bunu zihninizden uzaklaştırmaya çalışın ve bunun üzerine gidin. Bunun size kötü etkilediğini kendinize hatırlatın. Ayrıca sürekli zihninizde olumsuz senaryolar yazmayın. Bunun tamamen sizinle ilgili olduğunu, aslında insanların o an size eleştirmediğini bunun yalnızca sizin algınız olduğunu, siz nasıl dışarıdaki insanları normal görüyorsanız onların da sizin için aynı şeyi düşündüğünü kendinize hatırlatın.
Derin nefes: Yoğun bir kaygı hissettiğiniz an kendinizi sakinleştirmek için derin nefes alın. Bu size gevşetip rahatlatacaktır.
Korkularınızın üstüne gidin: Her insan zaman zaman bir şeylerden korkar. Bu korkunun adım adım üzerine giderek bu durumla baş etmeye çalışın. Örneğin, sosyalleşmekten korkuyorsanız, sizin için zor da olsa bir arkadaşınızı arayın ve onunla buluşun. Daha sonra bir grup arkadaşınızla toplu olarak buluşun. Adım adım gidin.
Dikkatinizi uzaklaştırın: Bu düşünceler zihninizi meşgul ettiğinde zihninizi bu düşüncelerden uzaklaştırın ve sizi rahatlatan şeyler üzerine düşünebilirsiniz.
Bende yanlıştan çok doğru var: Kendinize sürekli ‘’Bende yanlıştan çok doğru var’’ cümlesini hatırlatın.
Ağır Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Depresyonu kısaca sürekli üzgün ve çökkün bir ruh hali ve ilgi kaybı olarak tanımlayabiliriz.
Şiddetlerine göre depresyon 3’e ayrılır.
Hafif düzey depresyon: Kişi günlük yaşamını zor da olsa devam ettirebilir ancak çökkün ve mutsuz bir ruh halinde olur. Kişi psikolojik destek alarak ilaçsız bir şekilde en geç 2 hafta içinde eski haline dönebilir.
Orta şiddette depresyon: Kişinin günlük hayatını idame etme becerisi büyük ölçüde azalmıştır.
Şiddetli Depresyon: Kişi artık günlük işlerini de devam ettiremeyecek bir düzeydedir. İlaç tedavisi gerektirir. Kişide intihar düşünceleri olabilir. Depresif ruh hali git gide derinlemiştir.
Yani, bir kişinin ağır bir depresyon yaşaması, ruh durumundaki çökkünlüğün derinliğine, intihar düşünceleri ve girişimi olup olmamasına, kişinin günlük hayatını devam ettirip ettirememesine göre değişebilir. Çevrenizde ağır depresyon geçirdiğini düşündüğünüz bir kişi varsa onu psikiyatristlere yönlendirmeniz onun için iyi olacaktır.
Nasıl Özgüvenli Olabilirim?
Öz güven, sonradan kazanılması mümkün bir şeydir.
Gerek aile tutumlarımız gerek yetiştiğimiz çevremiz gerekse genetik özelliklerimiz özgüvenimizi etkiler. Örneğin; sürekli eleştirel, takdir görmediğiniz ve baskı uygulanan bir ailede yetiştiyseniz özgüveniniz zedelenecektir. Sebebi her ne olursa olsun bunu kazanmak biraz çabayla mümkün.
1. Kendini koşulsuz kabul
Carl Rogers, Kendimi olduğum gibi kabul ettiğimde değişiyorum. Der. İnsanın kendisini değiştirebilmesi için önce kendini, koşullarını farketmesi ve bunları kabul etmesi gerekir. Aksi halde insan kendiyle savaşır ve bu savaşın kaybedeni ise yine kendisi olur.
2. Yargılayıcı iç ses yerine olumlu bir iç ses oluşturmak
İçimizde bizi yargılayan, sürekli yetersiz hissettiren sesleri farketmek ve bunların yerine olumlu cümleler kullanarak. Bunu alışkanlık haline getirdiğinizde özgüveniniz artacaktır.
‘’Bende yanlıştan çok doğru var.‘’ cümlesini hayatınızda bir ilke haline getirmek.
3. Dış görüşünüze, bakımınıza önem vermek
İnsanın iç dünyası dış dünyasına yansır. Bu sebeple iç çamaşırınızdan dış kıyafetinize kadar temiz, bakımlı, size yakışan giysiler giymek, bakım yapmak da yine özgüveninizi arttırır.
4. Dik oturmak
Biz fark etmesek de duruşumuz, oturuşumuz dahi özgüven için çok önemlidir. Dik oturmaya, dik durmaya özen gösterin.
5. Bir amaç edinmek
Hayatı değerli kılan şey amaçlarımızdır. İnsan hayatta var hissedebildiği, hayata bir şeyler katabildiği sürece mutlu ve özgüvenli olur. Bu amacı henüz bulamadıysanız size önerim olabildiğince çok deneyim sahibi olmanızdır. Her deneyim size kendinizden haber verir, kendinizi ve hayatta sizin için nelerin önemli olduğunu bu şekilde daha iyi anlarsınız.
Mükemmeliyetçilik tuzağına düşmeyin. Mükemmeliyetçi insanlar çoğunlukla olamayacak hedefler seçerler ve bunu yapamadıklarında ise kendilerini işe yaramaz görüp hiçbir işi yapmak istemezler veya sürekli ertelerler. Bu sebeple ‘’yeterince iyi olmak’’ kavramını hayatınıza yerleştirin.
Anksiyete Nedir?
Kaygı, insan kendini tehdit altında hissettiğinde ortaya çıkan bir durumdur ve bir nevi uyarıcı görevi görür. Ancak bu sürekli tekrarladığında ve tehlike olmadığında dahi kaygı hissettiğinizde ve bu sizin hayatınızı etkileyecek düzeye geldiğinde bu anksiyete bozukluğu olur.
Anksiyete bozukluğu bazen panik ataklara da sebep olabilir. Belirtileri;
Sürekli endişeli hissetmek
Sakin ve dingin kalamamak
Uykusuzluk
Nefes alış verişinin hızlanması
Uyumada yaşanan güçlük
Konsantre olamamak
Kalp ritminde bozukluk
Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi hissetmek
El titremesi
Tedavi
Anksiyete tedavisinde psikoterapi ve ilaç olmak üzere 2 yol vardır. Eğer sürekli tekrarlayan uzun süreli ve şiddetli anksiyete ataklarınız varsa ilaç kullanmanız kısa sürede faydalı olacaktır ancak psikoterapi ile desteklenmez ise sorun tamamen ortadan kalkmayacaktır. Bu sebeple anksiyete tedavisinde psikoterapinin çok önemli bir rolü vardır. aGenellikle bilişsel davranışçı terapi yöntemi kullanılır bu sebeple bilişsel davranışçı bir terapist ile çalışmak bu anlamda sizin için daha faydalı olabilir. Ayrıca EMDR da yine faydalı bir yöntem olacaktır.
Siz neler yapabilirsiniz?
Nefes egzersizleri, meditasyon ve mindfulness etkinlikleri faydalı olacaktır.
Odak değiştirme: Kaygılandığınızı hissettiğinizde dikkatinizi başka bir yöne vermeye çalışarak o anki yoğun kaygıyı azaltmanız mümkün olabilir. Örneğin etrafınızdaki bir nesneyi seçerek ona odaklanabilirsiniz.
Kas gevşetme egzersizleri
Kas gerdirme ve gevşetme egzersizleri de yine kaygıyı azaltmakta faydalı olacaktır. Spor yapmak ve temiz hava almak
Sevdiğiniz, size iyi gelen bir insan ile iletişim kurmak: Kaygılandığınız bir anda size iyi gelen insanlarla konuşmak da yine kaygıyı azaltmak için iyi bir yoldur. Zihninizi ana odaklamak
Kaygı ya geçmiş ya da gelecek ile ilgilidir. Ancak şu anda bir sorun yoktur. Zihninizi ”şu an”a getirirseniz kaygılarınız da azalacaktır.
Kendinize sormanız gereken sorular:
Bu düşünceler bana yardım ediyor mu?
Şu an bunu düşünmek bana gerçekten yardımcı oluyor mu ve şu an bunun için yapabileceğim herhangi bir şey var mı?
5 yıl sonra bu benim hayatımda ne kadar önemli olacak?
Bu düşüncemi kanıtlayan neler var?
Şu an bu düşüncelerimi (olumsuz düşüncelerinizi) kanıtlayan bir şeyler var mı?
Kendimi Asla Sevemiyorum, Ne Yapmalıyım?
Herkesi memnun etmeye çalışmak, hayır diyememek, başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünü aşırı derecede kafaya takmak bunların temelinde hep değersizlik duygusu ve özgüven eksikliği yatar.
Peki bu duyguyla nasıl başa çıkılır?
Öncelikle size söylemek istediğim şey; kendini değerli hissetmek tek bir şeyle elde edilebilecek bir duygu değildir çünkü bu duygu aslında tüm hayatımızı etkiler. Yaptığınız her şey örneğin yediğimiz yiyecekler, giydiğimiz kıyafetler, bir şeyi yaparken onu nasıl yaptığımız, ilişki kurma biçimlerimiz bunlar hep bu duyguyla bağlantılıdır. Bu sebeple kendinizi değerli hissetmek için ne yapmalısınız sorusuna ilk olarak; sizi değersiz hissettirecek hiçbir şey yapmayın, hiçbir kıyafeti giymeyin, kişisel bakımınıza hep dikkat edin, size kendinizi değersiz hissetirecek hiçbir ortama girmemeye çalışın diyerek başlamak isterim.
Mükemmel olursam beni severler yanılgısı: Çoğunlukla kendimizi değersiz hissettiğimizde insanların onayını almak için mükemmel olmamız gerektiğini düşünürüz. Oysa ki gerçek farklıdır. Charles Bukowski’nin dediği gibi: sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır. Gerçek ilişki böyle oluşur.
Fark et: Kendi hayatınıza baktığınızda sizi daha mutlu eden insanların daha mükemmel değil, kendi hayatlarında daha mutlu ve kendilerini ve başkalarını oldukları gibi kabul eden insanlar olduğunu farkedeceksiniz.
Vajinismus Nedir?
Vajismus cinsel birleşme sırasında vajina kaslarının istemsizce kasılması sonucu vajina girişinin kapanması ve penisin içeri girememesi sonucu cinsel birliktelik yaşanamaması sorunudur. Bu rahatsızlığın birçok farklı sebebi olabilir.
Örneğin;
Kültürel olarak ebeveynin çocuğa beden sınırlarını öğreten oyunlar oynarken vajinayı bunların arasına koymaması
Çocukluktan itibaren kızlık zarına verilen aşırı önem
Kadının bedenini tanımayarak büyümesi
Yanlış öğretiler ve cinsel ilişkiyle ilgili abartılı inançlar
İnsanların anlattığı korkunç ilk gece hikayeleri
Kişinin çok kontrolcü olması ve dolayısıyla kendisini partnerine bırakamaması
Anne babası tarafından çok işgal edilen birinin yakınlaşma korkusu sebebiyle kendisini rahat bırakamaması ve güvende hissedememesi
Olumsuz cinsel deneyimler gibi kişiden kişiye değişen sebepler olabilir.
Tedavisi ise;
Kadın doğum uzmanları veya cinsel terapistler ile sağlanır. Tedavisi hızlı ve sonuç verecek olan bir rahatsızlıktır.
Büyük oranda psikolojiktir ancak fizyolojik sebepleri de olabilir. Hipnoterapi, EMDR, bilişsel davranışçı terapi gibi terapi yöntemleri ile büyük oranda sonuç sağlanır.
Obsesyonlarımdan Nasıl Kurtulurum?
Obsesif düşünceler genel tanımıyla kişinin zihnine istemsiz bir şekilde gelen ve tekrarlayan, kişinin zihninden uzaklaştıramadığı düşüncelerdir. Kişi bu düşünceleri zihninden atmaya çalışır hatta belki bu düşüncelerle baş etmek için bazı davranışlar geliştirir (ki biz buna kompülsiyon diyoruz.) Ancak bu sefer bu düşünceyle baş etmek için sürekli olarak kendini bu davranışları tekrar etmek zorunda hisseder ve bu durum kişi için oldukça zorlayıcı olabilir.
Peki OKB ile baş etmek için neler yapılabilir?
İşte öneriler
Terapi ve ilaç desteği: Eğer düşüncelerinizi durdurmakta çok fazla zorluk çekiyorsanız bu noktada ilk olarak bir psikiyatriste gitmeniz ve gerekirse bir süre ilaç kullanmanız ruh sağlığınız için önemlidir. Ayrıca bir terapist ( bilişsel davranışçı terapistler size bu konuda yardımcı olacaktır.) ile görüşmeniz de yine bu düşüncelerle başetmede size büyük bir fayda sağlayacaktır.
Normalleştirin: Kendinize bu düşüncelerin zaman zaman herkesin zihnine geldiğini ve bunda bir sorun olmadığını hatırlatın. Düşündüğümüz hiçbir şey eyleme dökmediğimiz sürece bir sorun teşkil etmez. ‘’SEN, DÜŞÜNCELERİN DEĞİLSİN. ’
Savaşmaktan vazgeçin: Bir şeyi düşünmek istemedikçe o şey zihninizi daha çok meşgul eder. Bu sebeple bu düşüncelerle savaşmak yerine onu serbest bırakın ve gelmesini engellemeyin. Bir süre sonra bu düşüncelerin sizi rahatsız etmediğini farkedeceksiniz.
Size iyi gelen işlerle uğraşmak: Özellikle zihninizi rahatlatacak hobiler edinmek bu tarz işlerle uğraşmak size iyi gelecektir.
Pozitif insanlarla zaman geçirmek: Çevremizdeki insanlar çoğunlukla bizi etkiler. Bu sebeple pozitif, biraz daha rahat, hoşgörülü insanlarla vakit geçirmek takıntılarınızla baş etmede size yardımcı olacaktır.
Kontrol etmeyi bırakın: Adım adım da olsa bir şeyler kontrol etmeyi bırakın çünkü obsesyonun en büyük sebeplerinden biri kontrol etme ihtiyacıdır.
Özşefkat ve hayatı zindan eden suçluluk duygusu: Sürekli bir şeylerden suçlu hissetmek ve kendini kabul edememek okb’ye zemin hazırlar. İnsan kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul ettiğinde, her şeyden önce yaşamı olduğu gibi kabul ettiğinde ve onla savaşmadığında daha huzurlu olur.
OKB Nedir?
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), bireylerin sürekli tekrarlayan düşüncelere sahip olması ve bu düşüncelerin rahatsızlığından kurtulmak amacıyla kişilerin bir ritüel oluşturarak sürekli tekrar eden davranışları gerçekleştirilmesiyle karakterize olan bir rahatsızlıktır.
OKB rahatsızlığına sahip kişilerin, obsesyon adı verilen kontrol edemedikleri düşünceleri ve korkuları vardır. Bu düşüncelerin neden olduğu kaygı, korku ve gerginliği azaltmak için belirli davranış kalıpları geliştirirler. Bu davranış kalıplarına ise kompulsiyon adı verilmektedir. Kişinin rahatlamak amacıyla oluşturduğu bu kompulsiyonlar belirli bir süre sonra rutin haline gelmekte, hem kişi hem de çevresi için içinden çıkması zor bir hal alabilmektedir.
Zaman zaman hepimiz kendimizi düşünmek istemediğimiz inançları zihnimizde atamayabiliriz ve bu duruma bağlı olarak bazı ritüeller geliştirebiliriz. Bununla birlikte çoğu zaman bu zorlantılı düşünce ve davranışlarla sağlıklı bir şekilde baş ederek gündelik yaşamımızı aksatmadan devam edebiliriz. Ancak bu rahatsızlığa sahip kişilerde bu durum oldukça sık ve şiddetli seyretmekte, kişilerin günlerinin büyük bir kısmında yaşanmakta ve kişilerin işlevselliğini ciddi ölçüde bozabilmektedir.
OKB rahatsızlığı olan bireyler sürekli kontrol etme ihtiyacı içinde olabilmektedirler. Örneğin; kapıyı kapattıklarından emin olmak için tekrar tekrar kontrol ederler, ellerini iyi yıkadıklarından emin olmak için sık sık ellerini yıkarlar, ocağın gaz kaçırıp kaçırmadığından emin olmak için sık sık mutfağa giderler, arabalarını kilitlediklerinden emin olmak için sık sık kontrol ederler gibi. Kişiler bu tür davranışlarını sergilemekten yoruldukları halde kendilerini yapmaktan alıkoyamazlar.
Okb’nin kendi içinde birçok çeşidi bulunmaktadır. Temizlik takıntısı, vesvese takıntısı, cinsel takıntılar, dini takıntılar, kontrol etme takıntısı gibi. Bazen kişilerde tek bir tanesi bulunabilirken bazı durumlarda birden fazla çeşit aynı anda bulunabilmektedir.
OKB’nin Belirtileri Nelerdir?
Bir şeyleri sayma ya da belirli bir sayıda yapma ihtiyacı hissetme (Elleri defa yıkama, 40 tane trafik ışığına yakalanma gibi)
Aşırı temizlik takıntısı, kirlenme korkusu, mikrop kapacak olma endişesi (Kapı kollarına, çöp tenekesine dokunamama gibi)
Aşırı miktarda duş alma isteği
Hata yapma korkusu
Mükemmeliyetçilik
Sürekli bir şeylerden şüphe duyma hali (Arabanın kilitli olduğundan şüphe duyduğu için 3-4 defa sokağa çıkıp kontrol etme gibi)
Cinsel veya dini konuları düşünmekten korkma
Sürekli el yıkama davranışı sergileme
Çevresindeki insanlara zarar verme korkusu (Belirlenen dua 5 defa okunmazsa çocuğunun öleceğini düşünme gibi)
Kıyafetlerine kir, mikrop bulaşmış olması endişesiyle her fırsatta kıyafetlerini değiştirme
Kontrol kaybı korkusu
Simetri ve düzen takıntısı
Belirli cümleleri, kelimeler veya duaları tekrarlama
OKB’nin Tedavisi
Bu rahatsızlığın tedavi almaksızın kendi kendine geçme ihtimali oldukça düşüktür. OKB’ye neden olan düşüncelerle tek tek çalışılması gerekmektedir. Bu da ancak bir uzman kontrolünde olduğunda başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Takıntılı düşünce ve davranışlardan kurtulmak birçok kişi için zor bir süreç olabilmektedir. Bu nedenle mutlaka uzman desteğine başvurulmalıdır. Tedavide ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikteliği önerilmektedir. Bir uzmana başvurmanızı tavsiye ederim.
Retroaktif Kıskançlık Yaşayanlar Nasıl Üstesinden Gelebilir?
Retroaktif kıskançlık genel anlamıyla partnerinizin geçmişindeki romantik ilişkilerini kıskanmak anlamına gelir. Bu durum ise genellikle ilişkide büyük sorunlara veya ayrılıklara sebep olmaktadır. Ayrıca kıskançlığı yaşayan kişiyi de birçok zor duygu ile baş etmek zorunda bırakır.
Peki rektroaktif kıskançlığın çözümü var mı?
Elbette var. Ancak öncelikle rektroaktif kıskançlık neden olur? Bunu anlamak gerekir.
Nedenlerine baktığımızda ise şunları görebiliriz;
Takıntılı (OKB) ve paranoid bir kişilik sahibi olma
Düşük benlik saygısı
Yetersizlik ve değersizlik duygusu
Güvene dayalı ilişkiler kuramama
Terk edilme korkusu
Performans kaygısı
Gibi sebeplerle karşılaşırız.
Çözüm önerileri
Kontrol etmekten vazgeçin; kontrol davranışlarını arttırdıkça yani örneğin sevgilinizin geçmişini daha fazla kurcaladıkça bu takıntılar azalmayacak, aksine öfke ve kaygınız daha fazla artacaktır. Bu sebeple kontrol etme davranışlarına son verin.
Kendine sor: Yaşadığımız her duygu aslında bize kendimizden haber verir. Eğer biz herhangi bir tehtit durumu yokken bile bir tehtit var gibi hissediyorsak bu bizim kendi geçmişimizle ilgili bizim çözmemiz gereken bir şey olduğunu söyler. Belki geçmişten gelen bir terkedilme korkusu, kıyaslanma korkusu veya yetersizlik duygusu gibi.
Terapi: Şema terapisi, hipnoterapi veya bilişsel davranışçı terapiler bu noktada size fayda sağlayacaktır.
İlişkinizin güzel taraflarını ve sizin için pozitif olan kısımlarını düşünüp bir kağıda yazabilirsiniz. Ve + – dengesi yapabilirsiniz. Örneğin bu ilişkinin içinde bu sorun ne kadar bir yer teşkil ediyor? Böylelikle belki ilişkinizle ilgili olumlu duygular ve şükür duygusunun artacaktır.
Her Şeyi Kafama Takan Biriyim, Bunu Nasıl Yenerim?
Sürekli bir şeyleri kafaya takmak, bir düşünce girdabında boğulmak çoğunlukla OKB rahatsızlığının veya depresyonun bir sonucudur.
Kendinize sorun; mutlu hissettiğiniz, hayatınızın yolunda gittiği zamanlarda da yine birçok şeyi bu kadar kafanıza takıyor musunuz? Yoksa bu özellikle hayatınızın yolunda gitmediği, depresif duygu durumu içindeyken mi artıyor? Eğer sürekli ise OKB eğer sadece mutsuz hissettiğiniz dönemlerde oluyorsa depresyonla ilişkili olabilir.
Ayrıca;
Takıntılarla savaşmak, onları genelde azaltmaz aksine çoğaltır. Takıntılarla baş etmenin en iyi yolu onu görmezden gelip başka şeylere odaklanmaktır. Bu yüzden size iyi gelen uğraşlar edinmeniz dolaylı olarak takıntılarınızın azalmasına yardımcı olur.
Rahat / mutlu / pozitif insanlarla zaman geçirmek: İnsan çevresindeki insanların enerjilerinden etkilenir. Bu sebeple yanında rahat olabileceğiniz insanlarla vakit geçirmeniz faydalı olacaktır.
Farkındalık: Eğer takıntılarınızı farkederseniz onlarla baş etmeniz kolaylaşır. Örneğin zihninizde sürekli tekrarlayan düşünceyi farkederseniz onu durdurabilirsiniz veya zihninizi o an başka bir şeye yönlendirebilirsiniz.
Kendini ve diğerlerini olduğu gibi kabul: İnsanları, olayları ve kendimizi olduğumuz gibi kabullenmeye başladığımızda, takıntılarımız da azalır.
Hareket: Hayatınızı aktif olarak yaşamak, boş zamanlarınızı size iyi gelen şeylerle doldurmak ve hem zihnen hem bedensel hareket halinde olmak ( örneğin spor yapmak, dans etmek vs.) yine size yardımcı olacaktır.
Gelecek Kaygısı Beni Çok Bunaltıyor. Ne Yapmalıyım?
Kaygı ve endişe duygusu genellikle bizim için olumsuz bir şey gibi görünse de aslında belli bir düzeye kadar kaygının bizi geliştirebilecek işlevi vardır. Konfor alanımızdan çıkmamızı sağlayan ve bizi yeni çözümlere, yeni uğraşlara iten şey kaygıdır. Ancak bu kaygının yoğunluğu arttıkça ve belli bir düzeye ulaştığında bizi ketler ve yeni şeyler yapmamıza da engel olur.
Gelecek kaygısı da yine aynı şekilde aslında bizim gelecekle ilgili planlar yapabilmemiz, belki hayatımızda ve kariyerimizde bir şeyler yapabilmemiz için çok önemlidir. Bu kaygıyı duymazsak geleceğimiz için de bir çaba gösteremeyiz.
Ancak bu kaygıyla sağlıklı bir şekilde baş etmek ve kaygıyı daha iyi yönetebilmek için şunları yapabiliriz:
İnsan belirsizlikler karşısında kaygı duyar. Bu sebeple belli bir plan yapmanız ve belli bir hedef koymanız ve adım adım bu hedeflere gitmeniz kaygınızı azaltacaktır.
Telaş duygusunu yenmek: Sürekli geç kalmışlık hissi insanda telaş ve kaygıya sebep olabilir. Kendinizi sakinleştirmek ve aslında bir şeylere geç kalmadığınızı hatırlatmakta fayda var. Unutmayın ki siz nerden başladıysanız başlangıç orasıdır.
Kendinize alternatifler oluşturabilmek: Tek bir şeye odaklanıp her şeyinizi ona bağlarsanız o olmadığında her şey elinizden gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Bu sebeple farklı alanlarda kendinizi doldurmanız da yine kaygı ile baş etmede size yardımcı olacaktır.
İyi ve destekleyici ilişkilere sahip olmak
Meditasyon, yoga, anda kalma aktiviteleri veya ruhunuza iyi gelecek herhangi bir aktivite ile meşgul olmak da zihninizi bu kaygıdan uzaklaştıracaktır.
Umarım faydalı olmuştur sevgili okuyucu.
Erkek Kardeşim İntihar Edebilirmiş, Ona Nasıl Yaklaşmalıyım?
İntihar özellikle 15-29 yaş aralığında sıklıkla görülen bir durumdur.
İntihar düşüncelerine en çok eşlik eden hastalık ise depresyondur.
Kardeşiniz 17 yaşında ve şu an ergenlik çağında. Ergenlik çağında insan ne bir çocuk gibi ne de bir yetişkin gibidir. Bu da bir ergen için gerçekten zorlayıcı bir süreçtir çünkü bir yetişkin kadar hayat tecrübesi yoktur ve zorluklarla baş etme mekanizması gelişmemiştir. Birçok şey onun için çok yenidir ve bunlarla nasıl başa çıkacağını ergen bilemeyebilir. Bu anlamda ona rehberlik edecek insanların etrafında olması çok elzemdir.
Siz neler yapabilirsiniz?
Onu yargılamadan, intihar düşüncesinin sebebini anlamaya çalışın. Onu olabildiğince konuşturmaya ve düşüncelerini, hissettiklerini anlamaya çalışın.
İntihar kontratı: Eğer sizi seviyor ve size güveniyor ise ona şu an ruh halinin böyle olduğunu ancak biraz zaman sonra böyle hissetmeyeceğini garanti ettiğinizi söyleyin ve onunla intihar etmeyeceğine dair bir anlaşma / kontrat imzalayın.
Ergenler genel anlamda her şeyden etkilenmeye müsaittir. Yukarda da bahsettiğim gibi ergen bir çocuk değildir ancak bir yetişkin kadar da katı değildir. Bu sebeple doğru bir dil seçerseniz onu etkilemeniz mümkündür. Ona kendisinin güçlü yanlarını gösterebilir, onu iyi tanıyorsanız ilgi alanına göre kendisini başarılı ve mutlu hissedeceği aktivitelere yönlendirmeye çalışabilir veya birlikte bunun üzerine çalışabilirsiniz / düşünebilirsiniz.
Ergenler için her şeyden önce en önemli şey anlaşılmaktır. Ergen anlaşıldığını hissettiğinde size kendini açacaktır. Yargılarsanız geri çekilir ve kendisini size kapatır. Bu sebeple onun dilinden konuşmayı öğrenmeli, onun ilgili olduğu şeylerle ilgilenmelisiniz, en azından bunları onunla paylaşmalısınız.
Eğer herhangi bir psikolojik rahatsızlığı varsa düzenli olarak terapi ve gerekirse ilaç tedavisi almalıdır.
Ergenlerde anlam arayışı fazladır çünkü ergenlik aynı zamanda insan hayatında benliğin büyük oranda geliştiği bir dönemdir. Bu sebeple ona bir anlam bulma yolunda rehberlik edebilirsiniz.
Ergenler özellikle arkadaşlarından, girdikleri çevreden etkilenirler. Bu sebeple bir ergenin iyi bir arkadai ortamda olması da yine çok önemlidir.
Depresyondan Nasıl Çıkılır?
Depresyon genel olarak sürekli mutsuz bir ruh hali, hayattan zevk alamama, olur olmadık zamanlarda ağlama krizleri ilgi kaybı, umutsuzluk ve karamsarlık şeklinde kendini gösterir.
Peki bu durumla nasıl başa çıkılır?
Aşağıda sizin için faydalı olabilecek birkaç öneri bulacaksınız.
Kendinize sormanız gereken birkaç soru var. – Böyle hissetmeme sebep olan şeyler nedir? Üst üste gelen olumsuz yaşam olayları mı? Çevrenizde sizi aşağıya çeken insanlar mı var? Hayatınızda mutlu olmak için ne eksik? Neler olsaydı şu an böyle hissetmiyor olurdunuz? Mutlu olmak için neye ihtiyacınız var? Bu gibi sorularla kendinize ve duygularınıza daha çok yaklaşacak ve kendinizi / ihtiyaçlarınızı daha iyi anlayacaksınız.
Ben ne yapabilirim? Mutlu olmak için ben ne yapabilirim? şu an ne yapıyor olsam bu ruh halinden çıkabilirim? Gibi sorular da yine sizin kendinizi iyi hissetmeniz için neler yapabileceğinize dair farkındalıklar yaratacaktır.
Ev ve yatakta geçirilen süreyi azaltın ve mümkünse bedensel olarak hareket etmeye özen gösterin. Spor yapmak, yürüyüş yapmak iyi gelecektir.
Gün ışığından faydalanın. Olabildiğince erken yatıp erken kalkmaya özen gösterin.
Sevdiğiniz insanlarla daha fazla zaman geçirin, duygularınızı onlarla paylaşın.
Muhakkak bir psikiyatrist veya terapiste danışın. Bazen ilaç takviyesi ağır bir depresyonda olmazsa olmaz olabilir. İlaç + terapi şeklinde de gidilebilir.
Seyahat etmek: Birçok insan için seyahat etmek yenilenmektir. Seyahat ruha iyi gelir. Uzun zamandır görmek isteyip de gidemediğiniz bir yerlere gitmek sizin bu ruh halinden çıkmanıza yardımcı olacaktır.